Mitski ve İlk Aşk: First Love/Late Spring

mitski radio
3 min readApr 8, 2021

--

Aşk. Çoğumuzun yaşadığı ya da yaşamak istediği o mutluluk hissi. Kreşte birbirlerinin ellerini tutan küçük çocuklar, çimlerin ortasında piknik yaparak gökyüzündeki bulutları izleyen yetişkinler, oturma odasında sanki ilk tanıştıkları günmüşçesine birbirine bakan yaşlılar. Fakat aşk her zaman bu kadar masum mudur? ‘First Love/Late Spring’ şarkısı ile Mitski’nin ilk aşkının ona yaşattığı hislere bir göz atalım.

Mitski at Shepherd’s Bush Empire, London. Photograph: Sophia Evans/The Observer

Bu blogda yeniyseniz, tam bu kısımda sözleri incelerken şarkıyı dinlemenizi tavsiye edeceğim. Daha önceki yazılarımı okuyan kişiler muhtemelen şarkıyı açıp incelemeye geçmiştir bile.

İyi dinlemeler ve iyi incelemeler.

Uyuduğun yerdeki pencerenin kara deliği
Gece esintisi tatlı bir şey getirir, şeftali ağacı
Çılgın kadın canını sıkma
Son zamanlarda fark ediyorum ki, uzun boylu bir çocuk gibi ağlıyorum

Bir söz vardır bilir misiniz? Aşk bir kara deliktir, nereden geleceği belli olmaz ama geldiğinde de kaçışı olmaz. Muhtemelen daha önce duymamışsınızdır çünkü bu şarkının bu satırlarından esinlenip kendim yazdım. Yine de buna benzer sözler duymuşsunuzdur. Mitski’nin bahsettiği ‘kara delik ve şeftali ağacı’ da aşkın ta kendisi aslında. Kara delik gibi gelen bir aşkla karşılaştığını ve bir şeftali tatlılığında onu büyüsü altına aldığını söylüyor.

Şarkıda ‘Wild women don’t get the blues’ olarak geçen ‘Çılgın kadın canını sıkma’ sözü de 1924 yılında çıkmış Wild women don’t have the blues adlı şarkıya bir gönderme.

‘Uzun boylu bir çocuk gibi ağlamak’ sözüyle de Mitski, yetişkin bedenindeki bir çocuk gibi hissettiğini, yetişkin olmakta zorlandığını ve muhtemelen aşk konusunda bile daha naif düşündüğünü anlatıyor.

O yüzden lütfen, acele et, beni terk et, nefes alamıyorum
Lütfen beni sevdiğini söyleme
Kalbim patlayacak gibi oluyor

Mitski’nin aşka daha naif bir şekilde baktığını söylemiştim. Bu sözlerdeki nefes alamaması da aşkın yarattığı o boğucu tatlılıktaki stres. ‘Lütfen beni sevdiğini söyleme’ sözüyle de aşkın bu stresini kaldıramayacağından bahsediyor.

Şarkıda ‘Mune ga hachikire-sōde’ olarak geçen ‘Kalbim patlayacak gibi oluyor’ sözü hakkında da biraz bilgi vermek istiyorum. Japonca’da ‘hachikireru’ bir şeyin patlayana kadar dolması anlamına gelir. Mitski’nin bu sözle anlatmak istediği de kalbinin bir anda patlayacak gibi olması değil, kalbine sürekli gelen aşk stresinin birikmesiyle patlayacak olmasıdır.

Bir kelime daha edersen
Atlarım üzerinde durduğum pencere çıkıntısından
Bana, “Atlama” de ki içeri girebileyim

Bu sözlerle de Mitski’nin bu aşkı neden istemediğini anlıyoruz aslında. Kendini sevgi duyduğu kişiye gereğinden fazla bağlı ve muhtaç hissediyor. Bir yandan onu istemiyor, bir kelime daha konuşursa ilişkisini bitireceğini söylüyor, bir yandan da bu ilişkinin bitmemesini, sevgi duyduğu kişinin gitme demesini istiyor. Sağlıklı bir ilişki içinde olmadığının farkında fakat bu ilişkinin verdiği o tatlı hissin de bağımlılığına kapılmış durumda.

Ve çok gençtim 25 yaşında gibi davrandığımda
Yine de şimdi, Fark ediyorum ki, uzun boylu bir çocuk oldum
Ve henüz eve dönmek istemiyorum
İzin ver bu gece gökyüzüne doğru yürüyeyim

Çocukken 25 yaşında bir yetişkin gibi davrandığını, ‘kendi kararlarımı kendim veririm’ sloganıyla hayatını yaşadığını söyleyen Mitski, şu an tam tersi bir hayatta olduğunu hissettiğini söylüyor. Yetişkin bedeninde olduğunu ama kendi kararlarını veremediğini, birine bağlı olduğunu anlatıyor. Sonraki sözleri de yine aynı şekilde Mitski’nin bu durumun farkında olduğuyla alakalı. Sokakta gezen ya da top oynayan bir çocuğun annesinin seslenmesiyle eve dönmesi gerektiğini anladığı gibi, bu ilişkiden kurtulması gerektiğini anlıyor. Yine de şeftali tatlılığındaki aşkın büyüsüne kapıldığından kurtulmak istemiyor.

Lorne Thomson/Redferns/Getty Images

Mitski’nin The Cut ile yaptığı ‘First Love/Late Spring’ hakkındaki röportajını da buraya yazmak istiyorum. Bir de bu şarkıyı yazarken neler yaşadığını Mitski’nin kendi ağzından duyalım.

Bu şarkıyı yazarken, incinmiş bir ilk aşkı deneyimliyordum. Böyle bir aşk aslında ne kadar korkak ve ağlak olduğunuzun farkına vardırtıyor. Şarkıyı yazarken ilk kez aşık olmuşum gibi hissediyordum. Ve çocukmuşum gibi. Bedenim yetişkin birinin bedeni ama içinde aslında bir çocuğum diyordum. Ama bu sadece aşkta hissettiğim bir his değildi. Daha önce yapmadığınız bir şeyler yaptığınızda, tüm dünya sizi bir yetişkin olarak görse de çocuk gibi hissediyorsunuz, hala büyümediğinizi hissettiriyor.

Mitski’nin ‘First Love/Late Spring’ adlı şarkısını ne kadar çok sevsem de daha önce bu şarkının yaşattığı hisleri yaşamadım. Birine bağımlı olacak şekilde aşık olmadım veya bir ilişkiyi bırakamayacak gibi hissetmedim. Yine de bir şarkıyı dinlemek için o hisleri hayatınızda yaşamanıza gerek olmadığını düşünüyorum. Mitski’nin bu şarkısı da daha önce yaşamadığım bu hisleri bana hissettirmesiyle kalbimde yerini almış bir şarkı.

Peki şarkıyı dinlediğinize ve incelediğinize göre sizler ne düşünüyorsunuz? Mitski’nin yaşadığı bir şekilde aşk yaşadıysanız bundan nasıl kurtuldunuz? Sizde geriye nasıl hisler bıraktı?

--

--

mitski radio

Japon-Amerikan şarkıcı ve söz yazarı Mitski’nin anlatmak istediklerine derinden bakılan bir blog.